İnternet ortamında Libya’nın devrik Lideri Muammer KADDAFİ tarafından Türkiye’ye yazılan bir mektup dolaşıyor. Tabii ki bu mektubun Kaddafi’nin vicdanı olmuş bir başka insanoğlu tarafından yazılmış olması ihtimali, bizzat Kaddafi tarafından yazılmış olması ihtimalinden kat kat fazla. Ama önce şu mektubun içeriğine bir bakalım ve görelim ki, bu vicdana ve söylediklerine itiraz etmek mümkün mü?
***
KADDAFİ’DEN TÜRKİYE’YE MEKTUP
“Hiç bir hainlik bedelsiz kalmaz sevgili Türkiye…
Savaş gemilerini tüm ülkelerden önce tepemize yollayan sevgili Türkiye
ABD uşakları ülkemizde kargaşa yaratıp binlerce insanımızı öldürdüğünde bu uşaklara silah, mühimmat ve para desteğinde bulunan Türkiye
Siyasi karalamalar yapılırken gıkı çıkmayan, üzerine hakkımızda karalama yapan aziz Türkiye
Irak halkının başına gelenlerin Libya halkının da başına geleceğini bilen işbirlikçi Türkiye
Müslümanım diyerek haçlı ordusuyla birlikte halkımızı katleden Türkiye
ABD’ ye ayak takımlığı yapan namuslu Türkiye
Petrolümüze, vatanımıza, namusumuza göz diken teröristlerle birlikte hareket eden şerefli Türkiye
6 aydan bu yana 20 binden fazla insanımızın öldürülmesine destek veren delikanlı Türkiye
sessizliğiniz suçluluğunuzu AKlamaz, hiç bir hainlik bedelsiz kalmaz sevgili Türkiye
Kıbrıs savaşında tek destekçiniz olan beni ve ülkemi sırtımızdan vurduğunuz için,
Kardeş tutumunuz için teşekkür ediyor aynı hainlikleri, acıyı ve göz yaşını yaşamamanızı diliyorum canım Türkiye…..”
***
2011 yılının bahar aylarında uygulamaya konulan ABD/Fransa/İngiltere ortak yapımı bir senaryo ile önce ülke dahilindeki muhalif gruplar ayaklandırılmak ve sonra da Birleşmiş Milletlerin siyasi gücü ve NATO’nun askeri gücü kullanılmak suretiyle ve de “Libya’da demokrasi olmadığı ve Kaddafi’nin halkına zulmettiği” şeklindeki bir bahane ile Libya lideri Muammer Kaddafi devrilerek feci şekilde linç edilmişti.
O zamanlar televizyonlarda yayınlanan ve halen de çeşitli internet sitelerinde bulunabilen “Allahu Ekber” naraları arasında ALLAH’ın adını kirleterek sürdürülen “linç ile hunharca katletme ve hatta hayasızca cinsel taciz görüntüleri” vicdanları sızlatmış ve vicdan sahibi akıllara “Türkiye bunlara mı destek oluyor? Bunlar mı Libya’daki zulmü yok edecek? Bunlar mı Libya’ya demokrasi getirecek?” sorularını sordurmuştu.
Libya’daki olaylar tıpkı bugünün Suriye’sindeki olaylar gibi başlamıştı. Türkiye ise şer ittifakının bu bahanelerini onaylamış ve uygulanan senaryoya açık destek vermişti. Tıpkı bugün Suriye’de olduğu gibi.
O günlerde Türk kamuoyunun dikkatinden uzak tutulan gerçek ise şuydu;
Libya’da evlerde kullanılan elektrik , su ve doğalgaz zorunlu ihtiyaç kapsamında olduğu için Kaddafi tarafından yönetilen devlet bunları Libya halkına bedava veriyordu.
Yine Kaddafi tarafından yönetilen devlet Eğitim ve sağlık hizmetleri için, tüm hastaların kullandığı her türlü ilaç için Libya halkından hiçbir ücret talep etmiyordu. Devlet hastaneleri dünyanın en modern tıbbi ekipmanları ile donatılmıştı.
Libya’da benzinin litresi 0.08 Euro, yani Libyalı’nın bir litre benzine ödediği para Türk Lirası’yla yaklaşık 20 kuruştu.
Libya ulusal bankaları faiz almıyor, Libya vatandaşları hiçbir şekilde vergi ödemiyordu.
Libya hem Afrika’da hem de tüm dünyada en borçsuz ülkeydi.
Libya’da arabalar fabrika çıkış fiyatına satılıyor, nakliye bedellerini de devlet karşılıyordu.
Yurtdışında burslu okuyan öğrencilere Libya devleti iadesiz olarak aylık 1650 Euro burs veriyor ve Libya’da tüm üniversite mezunları bir iş bulana kadar maaşa bağlanıyordu.
Libya’da evlenmek isteyen tüm çiftlere devlet 50 bin dolarlık evlenme yardımı ve 150 metrekarelik daire veriyor ve Libya’da istisnasız olarak her aile aylık 300 Euro (yaklaşık 700 Türk Lirası) yardım alıyordu.
Sonuç olarak Libya Petrol gelirlerinin yüzde 90′ı Libya halkının refahına gidiyordu.
Tüm bunlardan ayrıca Kaddafi Libya’da ”Great Man-Made River” (Büyük İnsan yapımı Nehir) projesi ile insanlık tarihinin en pahalı ve en büyük sulama projesini gerçekleştirerek çöle su getirmiş, bunun için tam 33 milyar ABD doları harcayarak Libya’nın güneyindeki dev yer altı su havzası sisteminden 4 bin kilometre boyunca pompalandığı suyu ülkenin kuzeyine taşımış ve tüm ülke halkının %70’inin içme ve sulama suyu ihtiyacını böyle karşılamıştı. Ama bu büyük eser “Libya’ya demokrasi getireceğini ve halkı Kaddafi’nin zulmünden kurtaracağını” iddia eden NATO uçakları tarafından bombalanarak harap edilmişti.
Kaddafi yaptığı petrol satışlarında diğer ülkelerden ABD doları yerine Avro istemeye başlamış, böylelikle ABD Dolarının dünya üzerindeki hegemonyasını kırmayı amaçlamıştı.
Bununla yetinmeyip tüm Afrika’da altın dinar temelli yeni bir ortak para birimine geçme planını uygulamaya kalkışmıştı.
ABD/ İngiltere/ Fransa şer ittifakı işte böyle bir ülkeye “demokrasi yok” bahanesi ile ve “Kaddafi halkına zulmediyor” gerekçesi ile müdahale ederek, Muammer Kaddafi’nin insanlık dışı bir şekilde linç edilmesini sağladı. Türkiye ise buna tam destek oldu.
Ne dersiniz, Kaddafi’nin mektubunda yazdıkları az bile değil mi?