Melisa Koçak – Sivas Haber | Sivas Medya Sivas Haber - Sivas Haberleri Tue, 14 Jun 2016 06:51:26 +0000 tr-TR hourly 1 https://wordpress.org/?v=4.5.2 Bir Tutam Geçmiş /bir-tutam-gecmis.html /bir-tutam-gecmis.html#respond Thu, 03 Sep 2015 07:45:22 +0000 /?p=12183 Öncelikler herkese sevgilerimi iletiyorum.

İlk adım olarak yazdıklarımı çevreme ve hiç tanımadığım, güzel memleketim insanları olan sizlere duyurmamda bana yardımcı olan Sivas Medya ailesine teşekkür ediyor ve geçmiş diyorum…

Evet sahi neydi geçmiş? Hepimizin geride bıraktıkları sevdikleri, yaşadığı iyi kötü anıları var. Geçmiş geleceğe ışık tutandır derim ben hep ve öyledir de herkese yaşadıkları bir tecrübe değil midir? Ve kişi bundan sonra atacağı adımları yaşadıklarını göz önünde tutarak atar. Aslında geçmiş bir nevi yaşadıklarımızda edindiğimiz tecrübelerimizdir. İnsan geçmişini bilmeden geleceğine adım atamaz, atsada muhakkak ki bir yerde tökezleyecektir.

Geçmiş kutsaldır, geçmiş geleceğe hazinedir. Geçmiş demek olumlu, olumsuz yaşadığımız tecrübeler demek, geçmiş demek yitirdiğimiz sevdiklerimiz demek, geçmiş demek memleket demek, geçmiş demek çocukluk gençlik demek! Çoğumuzun unutmaya çalıştığı yaşanmamış olarak görmek istediği olumlu olumsuz olaylarımız geleceğimizin aynasıdır. Geçmiş yok sayılsa da aslında zihnimizin hep bir köşesinde yer alandır. Bu nedenle ben de yazarlığıma ilk adım olarak ilk kitabımı yazmış bulunmaktayım. İlk eserim olan ‘Bir Tutam Geçmiş’ isimli kitabımaslında hepimizi anlatıyor. Kendinizi okuyacağınızı tahmin ettiğim bu ilk eserimi temin etmek isteyenler bana ulaşabilirler.

‘Bazen bir cümleden milyon anlamlar çıkarmak, bazense uzun bir paragraftan hiçbir şey anlamamaktı yaşamak. Bir tutam geçmiştir belki de geleceğini sana sunan, belki de bir gelecektir sana geçmişini unutturan’

Teşekkürler…

Melisa KOÇAK

]]>
/bir-tutam-gecmis.html/feed 0
EL TUTMAK /el-tutmak.html /el-tutmak.html#respond Thu, 21 May 2015 06:36:59 +0000 /?p=11595 Sözlerime başlamadan evvel bu hafta ki yazıma, çoğumuzun belkide bilip yada şu zamanlarda rast gelip okurken duygulandığı ( ben öyle oldum ) bir hikaye ile başlamak istiyorum .

“Napoli’nin kenar mahallelerinden birinde, bir Cafe-Bar’da, espressolarımızı içiyorduk. İçeri giren müşterilerden biri, barmene “due caffee, uno sospeso” (iki kahve, biri askıda) dedi, iki kahve parası verdi, bir kahve içip gitti, barmen de tezgahın üzerinde asılı duran çiviye bir küçük kağıt astı. Biraz sonra içeri iki kişi girdi. Onlar da “due caffee, uno sospeso” (iki kahve, biri askıda) dediler, üç kahve parası verdiler ve iki kahve içtikten sonra gittiler. Barmen “askı”ya yine bir küçük kağıt astı. Bunun gün boyu böyle sürdüğü anlaşılıyordu.

Bir süre sonra kahveye, üstü başı biraz eski, püskü, belli ki yoksul bir kişi girdi ve barmene “un caffee sospeso” (askıdan bir kahve) dedi. Barmen hemen bir kahve hazırladı ve yeni müşterinin önüne koydu. Yoksul kişi kahvesini içtikten sonra para ödemeden çıktı, gitti. Barmen ise tezgahın üzerindeki askıya taktığı kağıtlardan birini kopardı, parçalayıp çöp kutusuna attı.

Napoli’ de İnsanlar bu şekilde birbirlerini hiç görmeden kahve hatta yemek ısmarlıyorlar. Yaşanılan bu güzel olayı Napolitanlar uygulamakta olup, yardım etmenin sınırlı ve sayılı olmadığını bizlere göstermektedirler.

Kaçımız düşünebilir bunu yada uygulayabilir, kapitalizmin hakim olduğu bir toplumdan söz ediyoruz. Bugün şu cafede bu restorantta yemek yada çay, kahve içtim diye böbürlenen bir halkanın içerisindeyiz. Orası olmaz etiketi yok, marka yapmış adını duyurmuş  yerde içmemiz lazım kahvemizi birde sosyal medya da yer bildirimi (konum ) yaptık mı değmeyin keyfimize … Nerede kahveye, çaya gereksinimi olan insanlar veyahut nerede karnı aç bir insan var aman banane ben check in ( yer bildirimi ) yaptım ya gerisi hiç mühim değil diyenlerdeniz işte … Sözde tüm bu sosyal olaylara karşı olanlardanız, aynen diyerek ortak beynin düşüncelerini savunanlardanız böyle.  Zıt görüşlü ve durumdan şikayetçi olan insanlarımıza ise; yapan daha çok konuşur  tavrı biçiminde eleştiri yağmuruna tutarak vicdanı rahatlatanlardanız, evet biz var olamamış durumda iken başkalarına bir kahve sunarak nasıl insanlığı var edebiliriz ? (Teknoloji hepimizin hayatında var lakin; yerini, ölçüsünü ,nasıl ve ne anlamda kullanılır bunun pek farkında değiliz.) Kimini giyindiği kıyafet ile yerip ezerken  paranın bizi oyuncak ettiği bir toplumda ne mümkün ki yardım edebilmek ?  Yaptığımız yardımları dahi bine bin katarak yaptım diyerek anlatan kişiler nasıl olurda hiç görmeyip bilmediği bir insana askıda kahve ikram edebilir ? Yardım etmeden  ettim diye konuşanlar, iki- üç liranın hesabını yapan kişiler çoğaldıkça insanlık eksiliyor ne yazik ki.. Birde yine tüm yazılarımda çoğu kez değindiğim, ah o güzel yürekli cana can katan, yaşamayı sevdiren iyiliğinin karşığında teşekkür edilirken dahi utanan  güzel insanlar… Sayıları az olsada karşımıza çıktıkları için var olduklarını bilmek ne tarifi imkansız ne  mutluluk verici bir haz, güzellikleri fazlalaştırmak için el ele vermek gerekmez mi? Anneler babalar çocuklarımıza örnek olmalıyız ki bizden sonra gelen nesil güzel insanlar ile yaşasın .  Çocuklarımız; babasından check in ( yer bildirimi ) yapmak  istediği telefonu alamadığı için hayata küsüp ağlayan değil, babasından annesinden yanağına konmuş  tatlı bir öpücük ile mutluluktan ağlasın. Bizler koşulsuz şartsız, ırk, din gözetmeden sever ve hiçbir çıkar beklemeden yardım edersek ektiğimizi biçeceğimize inanıyorum . Nerede ,nasıl, ne şekilde olduğumuz değil nerede kime nasıl yardım eli uzatabiliriz düşüncesi ile yürekler var olup yeşerecektir . Boğaza karşı bir cafede kahve içmiyorum ama dedemin kerpiç evinin bahçesinde çayımı ve kahvemi içip, dostlarıma ikram ederek check in ( yer bildirimi ) yapıyorum . Mutluluk; gittiğimiz, yediğimiz, içtiğimiz, giysilerimizde değil mutluluk yüreklerde …  Siz akıllı telefonların kişide etiket yaptığı bir toplumda yaşayın  ben memleketimde elleri nasır tutarak çalışıp yüreği var olan insanların gözlerinden tutacağım.

 

Yani işte mesele belkide sadece yüreğinde..Var olmak yada olamamak asıl mesele belkide bu sadece.

]]>
/el-tutmak.html/feed 0
Siyasete Değinmek Değil Amacım /siyasete-deginmek-degil-amacim.html /siyasete-deginmek-degil-amacim.html#respond Wed, 13 May 2015 08:45:09 +0000 /?p=11525  

 

 

Siyasete değinmek değil amacım zaten pekte anlamam, yine çok bilgiye dayalıda yazmayacağım, hep olduğu gibi yürekten dökülenleri  kaleme  alacağım.

Temel kelimeler ; başkanlık sistemi, seçim, afişler, vaatler, oylar, halk ve insanlık.

Evet içerisinde yaşadığımız şu zamanda billboardlarda, evlerin balkonlarında, dükkan camlarında seçim afişlerine ve  parti bayraklarına çok sık rastladığımız gibi aynı zamanda şehirde tam bir gürültü kirliğinede tanık olmaktayız. Herkesi almış bir heyecan merakla bekleniyor 7 Haziran, ne oldu? ne olacak? o kazanacak bu alacak… Her zaman olduğu gibi iktidar olan bünyesinde olduğu insanları kalkındıracak.( emeksiz ekmek, çalışmadan kazanma)  Başı çekenin mendili nasıl kullandığının değil nereden aldığının hesabını yaptığımız sürece benim görüşümde durum insanlık ve ülke için pekte  olumlu olmayacak.

Güzel vaatler, sözler var arkadaş, beklentiler yüksek .  Peki hangi beklenti, hangi söz, hangi vaat insanca yaşamanın arzu edilesi kadar anlamlı? Asgari ücretin 100- 200 TL artması mı? asgari ücretliden verginin alınmaması mı ? Sanıyorum bu ülkede asgari ücret bu denli sorun teşkil ediyorken doğuda binlerce evladımızın  çocuk yaşta evlendirilmesi , okuyamayan çocuklarımız , tecavüze ve koca şiddetine uğrayan binlerce kadınlarımız, birbirlerini ırk, inanç ayrımı nedeniyle taciz ederek saldırılarda bulunan temiz yüreklerin nasıl kirlendiğinin pek bir önemi kalmıyor . Asgari ücretle hangi evin ne şekilde nasıl geçindiğinin önemi büyük ölçüde var lakin komşusu aç  iken, dara düşmüş  iken, sıcak yatağı yok iken el uzatan, ötekileştirmeden canı can olarak benimseyip seven  insanlığı kaybettik bunu kazanmak daha mühim değil mi arkadaş ? Bir simit bir çay hesabı ile değil, bir insan bir vatandaş kazanmak hesabı yaparak, aç kalmayıp doyacağız arkadaş.                                                                                    Çok değil bu günlerde memleketimin ünlü ozanı Aşık Veysel ŞATIROĞU heykeline yapılan saldırı en basitinden, sevmek yetmiyor mu sahiden ? Kendi içimizde bitiriyoruz değerlerimizi nereden nereye geldik bilmeden . Güzel sözler var yapılmasının arzu edildiği güzel sözler, vaatler.  İnsanca yaşamak sevmek, saymak yok arkadaş. Öyle bir zamandayız ki yaptığımız iyiliklerimiz dahi çıkar ilişkisi, işte yine  sözde iman edenlerdeniz. Yaradanı dilde söyleyip yaratılanı hor görmekteyiz.  Kimin neyi yok vermek yerine kimde ne çok almak derdindeyiz .  Ülkemde, memleketimde  güzel yüzlü, iyi yürekli insanlar da var. Yaptığını Allah için yapan, yaptığı iyiliği zikredip söylemeyen teşekkür edildiğinde dahi üzülen utanan insanlar var. Bu güzel yürekleri çoğaltmak için el ele vermek gerekmez mi ?  Herkes konuşuyor hep konuşuluyor  tahminler yüksek sonuçlar  7 Haziranı bekliyor ? Mendili alıp başa geçmeyi başaran her  kim olursa, o halkanın mensubu  kardeşlerim ırk, din, inanç ayrımı yapmadan  hep bir el ele yürüyen, en başta insan olmayı amaç eden sevilen ve sayılan bir Türkiye için 8 Haziran da yalansız, dolansız vaatsiz iktidara gelmek. El ele , omuz omuza yaşadığımız ülkede can almadan, can kataraktan, çoğalıp artarak, ben sen demeden hep bir dilden sevilen, yeni nesiller yetiştiren, yoktan var eden , var edeni yok etmeyen, el uzatıp gülümseten yüreklerle, güzel geleceklere uyanmak ümidiyle arkadaş … Ben oyumu insanlığa kullanıyorum peki ya sen ?

Aydınlık yarınlar bizlerin ellerinde, kardeşce yaşayıp sevelim özgürce…

 

 

]]>
/siyasete-deginmek-degil-amacim.html/feed 0
Sözde bir 23 Nisan … /sozde-bir-23-nisan.html /sozde-bir-23-nisan.html#respond Thu, 23 Apr 2015 08:37:24 +0000 /?p=11369 Anlamı derin bir tarih; 23 Nisan 1923’ te küçük, temiz yüreklere  armağan edilen anlı, şanlı bir bayram…  23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı .

Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkemize, tüm dünya çocuklarına sevgiyi saygıyı ileriyi amaç edinerek hediye etmiş  olduğu bir bayram .Belkide bayram işte yine sadece bir günün çocuklara sözde özel olduğu, belkide tüm çocuklara dahi bir gün bile özel olamayan bir gün…

Peki ya çocuklar … Hangi çocuklar, nerede varlar, karnı pek yatağı sıcak kaç çocuk var ?   Çocuklarımızın çocuk gibi yaşayacağı bir dünya var etmeden, nasıl çocuklara bir bayram tanımı yapıla bilir? Nefretin kinin, acının, yokluğun, kıskançlığın ve daha bir çok olumsuz hayat koşullarının olduğu bir yeryüzünde  nasıl bir bayram kutlanır? Hangi çocuk sevgiyle, mutlulukla yaşar bu çoşkuyu?  Kimi açlıkla, kimi savaşta, kimi terkedilmiş bir hayatla mücadele ederken gelecek nesilin bayramı ne denli şanlı ve kutlu olabilir… Nerde o eski zamanlarda yaz gelince Ahmet in, Mehmet in,  Ayşe nin, Fatma nın, mahalleyi hoş eden şenlendiren sesleri. Güzel çocuklar vardı eskiden mahallede kardeşçe oyun oynayabilen, bir dürüm ekmeği, bir dilim çikolatayı ve üç beş  misketini mahallenin tüm çocuklarıyla paylaşabilen güzel çocuklardı onlar; yaşamayı, sevmeyi,kardeşliği görüp bilip yaşayan ne güzel çocuklardı eskilerde var olan…

İçerisinde bulunduğumuz şu zamanda ellerimizde akıllı telefonlar, tabletler , önümüzde televizyon .. Oyunlar cepte hayaller televizyonda yaşanır oldu. Bu bağlamda bir gün 23 Nisan olmuş anlamı ne? Kim ne kadar anlatıp yaşayıp farkettirebilir ki bu kutlu günü … Hani insanı insan olarak sevdiren , inanç ayırt etmeden arkadaşlık yaptıran, elinde ki ile yetinmeyi bildirip paylaşmayı öğreten nerde var ki büyükler… Büyükler var olmadan çocuklar ne şekilde nasıl büyümeyi hedefler ?  Ali’ nin var benim de olsun, onun yok benim var olsun diyen bu zamanın çocukları el ele hangi bayramı kutlamayı amaç eder ? Ele el vermek yerine, ele silah veren bir toplumun parçasıyız. Bırakalıp çocuklarımızı çocukça yaşasın, dilediğini sevsin, bilmesin inanç ayrımı nedir, zengin yoksul ayırmasın sevsin sadece kalpten gelen sıcaklığı, iyiliği bilip yaşasın kötülük çıkmasın yüreklerinden .. Bizlerin testisinden akan nefreti, kini, kıskançlığı almasın o saf temiz yürekler … Bırakalım mesela çıksınlar meydana ellerinde balon bayraklarla tutup el ele daha mutlu ve kutlu nice bayramlara …

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı sözde değil özde yaşanarak kutlu olsun tüm insanlığa …

Sevgilerimle  …

]]>
/sozde-bir-23-nisan.html/feed 0
İNSAN OLMAK /insan-olmak.html /insan-olmak.html#comments Tue, 14 Apr 2015 09:41:52 +0000 /?p=11318 Ben, sen, siz, biz, onlar …

Olduk olamadık, vardık yok olduk, yaptık yada yapamadık. Aslında tek sorun, her anlamda insan olamamaktan kaynaklanmaktadır. İnanç kimliğimizin her şeyden baskın gelmesi kabul etme ettirme… Halbuki soruyorum sizlere insan olamadan inanç yaşanır mı ? Acıyı ayrıştırarak, bölerek, bölüşerek yaşandığında insanlık var olabilir mi ? Acı her yürekte aynı duygu, her dilde aynı söz değil mi ? Peki öyleyse farklı olan ne ? Neden hep biriz değilde neden siz biz ?

Köklerimiz, atalarımız; canlarını vermiş , kanlarını akıtmış bastığımız her bir toprağa … Ne anlamı var ki kimin neden verdiği canını amansızca …

Ben yaptım, o yaptı, sen yaptın , siz yaptınız hayır hepimiz yaptık çünkü ; insan olamadan inanç var etmeye çalıştık , insan olamadan Allah demeye çalıştık … Can aldık, can yaktık ve can verdik yetmedi mi yitirdiğimiz canlar yetmediğimi aldığımız hayatlar? Özde insan olmayan sözde inancını yaşasa ne fark eder ki… İnsan olup sevip sayamadıktan sonra, hangi kitap yazar ki yürek yakıp can almayı suçlu aramak lazımsa bizler suçluyuz sen ben olmadan biz olarak suçluyuz…

Gelin canlar bir olalım acıları, sevinçleri ayrıştırmadan yaşayalım onlar, biz demeden, hep bir olmayı hedeflerken … İnsanca yaşayıp, insan olabilmeyi amaç eden , saygı ve sevgi göstereceğimiz nice günler dilerim .

Melisa KOÇAK

]]>
/insan-olmak.html/feed 1
DEĞERLERİMİZ BÜYÜKLERİMİZ /degerlerimiz-buyuklerimiz.html /degerlerimiz-buyuklerimiz.html#respond Tue, 24 Mar 2015 07:06:43 +0000 /?p=11142 Ülkemizde her yıl 18-24 Mart tarihleri arasında kutlanan aslında kutlanamayan pek önemsenmeyen hatta hiç akla gelmeyen, en önemli haftalardan biri olan Yaşlılar haftası içerisinde bulunmaktayız. Ülkemizde sevgililer gününün, anneler ve babalar gününe baskın geldiği bu dönemde toplum tarafından yaşlılarımızı hatırlayıp anmak ne yazık ki pek mümkün görünmüyor. Toplum tarafınca büyüklerimize saygıyı, geçmişimize bağlılığı, kültürel değerlerimizi önemseyip yaşatmadığımız sürece, bizler nereden ve kimler tarafınca bugünlere geldiğimizi unutmuş olacağız. Geçmişini bilmeyen geleceğini bilemez. Bizler nereden geldiğimizi unutmayarak gelecekte asil bir duruş elde etmiş oluruz. En asil duruş geçmişteki insanlarımızı ve bugün hayatımızda var olan büyüklerimize saygı vererek onları unutmayarak attığımız adımlarımızdır. Bizler ana baba, dede nine duaları almadan hiç bir şekilde ilerleyemeyiz. O dualardır bizleri ayakta tutan… Büyükler ; geçmişte yaşayan sıcacık saf, temiz insanlar ve hâla yaşamakta olup kimi evlatlar, gelinler, torunlar tarafınca hor görülüp saygısızca değer verilmeyen değerlerimiz … Ne yazık bize hayatta olan en kıymetlilerimiz yaşlılarımıza saygısızca davranıp hor gören, ne yazık sevgililer gününe bir ay evvelden hazırlik yapıp bu kutsal haftayı hatırlamayan nesile ne yazık… Atasını, toprağını bilmeyen insan nereye kadar insan olabilir ? Ne faydası olabilir yarınlarımıza ? Saygıdır sevgiyi getiren, sevgidir gelecekte sağlıklı bireyler yetiştirmemize temel neden. Büyüklerdir bizlere bereket sağlayan, yaşlılarımızdır toplumun en temel taşlarını oluşturan.

Temennim büyüklerimizi, geçmiştekilerimizi unutmamak, yaşayan en güzel canlı tarih olan yaşlılarımıza hürmet ve saygıyı esirmeyen bir toplum olmaktır. Gelecek geçmişle var olur. Bizler çocuklarımıza örnek olacağımızı unutmayıp ne ekersek onu biçeriz diyorum ve bu kutsal hafta içerisinde olmanın mutluluğunu yaşayıp tüm büyüklerimin ellerinden öpüyorum. İyi ki varsınız toplumun yapı taşları saygılarımla …

]]>
/degerlerimiz-buyuklerimiz.html/feed 0
ACI’ NIN SAĞI SOLU OLUR MU ? /aci-nin-sagi-solu-olur-mu.html /aci-nin-sagi-solu-olur-mu.html#respond Fri, 27 Feb 2015 07:38:34 +0000 /?p=11030 Kaybettiğimiz kardeşimiz Fırat ÇAKIROĞLU’ na Allah tan rahmet diliyor ve yine kaybettiğimiz 4 pilot şehitlerimize de mekanları cennet olsun diyor yazıma başlıyorum. Yüreklerimizi dağlayan acının hic bir siyasi farkı yoktur olamazda, acı her dilde, her dinde ve her yürekte aynıdır.

Yitip giden canların acısını dahi siyasi görüşlere, inanclara yönelik yaşar olduk. Bir olup yitirdiklerimize sahip çıkmak yerine hâla bu ateşi körükleyerek bölücülüğü tercih ediyoruz. Yıllar evvel Sivas ‘ ta madımak faciasında kaybettiğimiz canlar, beş altı yıl evvelinde yine kaybettigimiz Hrant yoldaş ve üc beş gün evvelinde kaybedilen ülkücü kardeşimiz Fırat Çakıroğlu … Gördüğüm kadarıyla kaybettiğimiz canlarımızı dahi siyasi görüşlere yönelik anıyoruz ve hatta karşımızdaki insana inancına yönelik değer veriyoruz.

Yitip giden insanlığımız, yitirilen biten yüreklerimizin sevgisi, inanca, siyasi görüşe bakmadan yaşanan acıyı yüreklerde hissetmek, insan olmaktır. Nerde yüreğimiz ? Neden bu denli ruhsuzlaştık. Kardeşce yaşayıp, dostça sevgiyi paylaşmak yerine neden bu kin ? Neden bu öfke ? Biz sağa sola bakmadan bir oldukça bin olup büyürüz. Eskilerde yaşanan komşuluk iliskilerinin şimdilerde yaşanmayıp, televizyonlarda dizilere, filmlere, teknolojiye sosyal sitelere bağımlı olmamızdan kaynaklanmaktadır.

Sevgiyi saygıyı bu nedenle veremiyoruz birbirimize. Herkesin kendi kabuğuna çekilip yine banane tavrı, aramızda ki kıskançlık, kin, nefreti ve ayrımcılığı doğurmaktadır. Sevgisiz yaşam tüm sorunların baş nedenidir. Kişileri, elbiselerine, cebindeki paraya, konumuna, dinine, siyasi görüşüne bakmadan sadece insan olarak değer verip seversek umuyorum tüm insanlık daha iyi bir duruma gelecektir.

Biz büyüklere bu konuda çok önemli görev düşmektedir. Yetişticeğimiz çocuklarımıza karşıt görüşlü insanlarıda sevmemiz gerektiğini inanca bakıp yargılamamayı ögretmemiz gerekir. Kaybettiğimiz canları insan olarak anmalıyız. Siyasi görüşü insanlığın çok çok altındadır. Bizler rahmetli Fırat Çakıroğlu’ nu andığımız vakit ülkücü olmuyor insan oluyoruz . Bu yaşanan üzücü olayları lanetliyerek bir daha tekerrür etmemesini temenni ediyor, kardeşce yaşam dolu güzel günler diliyorum.

]]>
/aci-nin-sagi-solu-olur-mu.html/feed 0
SON OLSUN /son-olsun.html /son-olsun.html#respond Thu, 19 Feb 2015 11:23:16 +0000 /?p=10945 Yaşadığımız bu son üzücü olay Özgecan Aslan cinayeti hepimizi derinden etkilemiştir. Neden şiddete tacize yöneliyoruz, bu nasıl  siddet, bu nasıl insanlık suçu bir eylemdir? Yüreklerde kalan ise;
sadece tarifsiz bir acı.

Temel nedeni sevgisizlik, cahillik, toplumun kadına bakış açısı ve verilen cezaların caydırıcı niteliği olmamasındandır. Sevgisizlik büyük suçların en başında gelen sorundur. Bizler her ne kadar çocuklarımızı sevip fikirlerini önemser isek özgüvenleri gelişmiş sağlıklı bireyler olmaları yolunda en önemli adımı atmış olacağız. Eğitim elbetteki önemli fakat eğitimden önce gelen sadece canlı olarak kalmayıp insan olabilmek, cinsiyet farketmeden adam olmak, insanlık fakültesinden mezun olmak cok daha mühimdir. Cahilliğin en önemli gideri toplumsal anlayışımızdan kaynaklanmaktadır. Erkek yaparsa muhakkak haklıdır çünkü; kadın hep suçludur, kadın yapamaz, konuşamaz, gidemez, gelemez, kadın aslında var olamaz düşüncesi erkeğin kadınlara olan şiddet, taciz eğilimini daha çok tetiklemektedir. Buna yönelik devletin caydırıcı cezalar vermemeside en büyük nedenlerden biridir.

Tecavüz meşru ise idam haktır !

Güzel Özgecan, tatlı Özgecan seni kaybetmenin derin üzüntüsü içerisindeyiz tarifsiz bir acı yaşıyoruz. Binlerce yazılar yazılıyor, çiziliyor, söyleniyor, protestolar yapılıyor biliyoruz ki ateş düştüğü
yeri yakıyor. Güzel ülkemde iki gün sonra unutulacaksın seni katleden caniler aramıza dönüp ikinci üçüncü Özgecan’ ları yok edeceklerdir.

Umudumuz adaletin tez zamanda yerini bulmasıdır. Bizler çocuklarımıza sevgi verelim, önemseyelim, özgüvenlerini geliştirerek sağlıklı bireyler yetiştirerek ülkemizde bu çirkin olayların yaşanmasını önleyelim. Neşet Ertaş abimizin dediği gini KADINLAR İNSANDIR, BİZ İNSANOĞLU .

]]>
/son-olsun.html/feed 0
Zamana Yolculuk ! /zamana-yolculuk.html /zamana-yolculuk.html#respond Thu, 12 Feb 2015 13:36:11 +0000 /?p=10804 Medeniyet şehri Sivas tarihe çok yakın bir ışık tutan cumhuriyetin temellerinin atıldığı bir şehirdir . Sivas’ın insanı mert toprağı cömerttir . Sivas ın güzellikleri ve özellikleri anlatılarak yaşanmaz. Bizler bu bağlamda şanslı aynı memleket insanlarıyız.


Sivas bir çok kültüre ve farklı inançlara ev sahipliği yapmış bir şehirdir . Evvel ki insanlarda sınıflandırma yapılmadan dostluk komşuluk hep birlkte sofrada bir olmak yoksula yardım etmek atalarımızdan bizlere aşılanmamamış olması şuan ki Sivas ı zenginleştir memekte en önemli rol oynamaktadır .

Zamana yolculuk edecek olursak dedelerimiz atalarımız farklılık gözetmeden gidiş geliş yapıp her akşam hoş sohbetlerle memleketimize zenginlik ve bereket sağlamışlardır. Şu içerisinde yaşadığımız zamana bakacak olursak herkesin geçim sıkıntısı herkesin bir ötekileştirmesi yine toplumumuzun aman banane tavrı ne yoksullarımıza yardım etme imkanını sunuyor nede memleketimiz adına yararlı oluyoruz .

Bizler, ben dedemden olmayana vermekle, kardeşçe, mütevazi yaşamı birine iyilik yaptıktan sonra orda, burda ben Mehmet’e şu iyiliği yaptım vs diyerek söylememeyi iyiliğinde bir şerefi olduğunu öğrendim ki, biliyorum hepimiz bu memleketin insanları olarak böyle yetiştirildik bu değerimize sahip çıkıp sürdürmek bizim en önemli görevlerimizden biridir. Duyarsız kalamayalım böbürlenmekten çok, marka giyip yemekten çok, asıl önemlisi bunları sürekli zikredip diğer insanlarımızı yermekten çok, vermeyi bilelim. Geçmişimizden bizlere aşılanması ve bizlerinde çocuklarımıza vermemiz gereken en önemli değerlerden birisi paylaşım, kardeşçe ve ötekileştirmeden yaşamaktır .

Bizler sevgiyi, saygıyı, hoş görüyü, kardeşliği ne kadar çok verirsek okadar çoğalıp hem memleketimiz adına hem insanlığımız adına yararlı oluruz . Olmayan kardeşlerimize hor görerek bakmayıp sınıflandırmadan bizde iki olanı olmayana vererek büyütülmüş bu toprağın insanlarıyız. Lütfen geçmişimize bağlı atalarımıza uygun yaşayalım ozman güzel memleketim hem çoğalacak hem de insanlık yok olmayıp artış sağlayacaktır .


Memleketimde iyi insanlar olarak birbirimize el uzatacağımız iyilik dolu güzel günler diliyorum.

]]>
/zamana-yolculuk.html/feed 0